Yüzde Konsantrasyon Nedir? Farklı Yaklaşımların Kesiştiği Bir Kavram Bazen bir kavrama farklı açılardan bakmak, hem bilgiye hem de kendimize dair yeni şeyler keşfetmemizi sağlar. “Yüzde konsantrasyon nedir?” sorusu ilk bakışta yalnızca teknik bir formül gibi görünse de, aslında sayılardan sosyal yaşama, duygulardan bilimsel deneylere kadar uzanan çok katmanlı bir tartışmayı tetikliyor. Ben de bu yazıda hem bilimsel verilerle hem de toplumsal ve duygusal yaklaşımlarla meseleyi ele almak istiyorum. Çünkü fikirlerin çarpıştığı yerde daha geniş bir bakış açısı doğuyor. Kısa tanım: Yüzde konsantrasyon, bir karışımdaki belirli bir maddenin toplam içeriğe oranını % cinsinden ifade eder. Örneğin, 100 ml çözeltide 10 ml…
Yorum BırakMeraklı Notlar Yazılar
Kelimelerin Gücü ve Kutsal Sözün Edebî Yankısı Kelimeler, insanlığın en eski yoldaşlarıdır. Bir söz, bir medeniyeti başlatabilir; bir cümle, bir inancı şekillendirebilir. Edebiyatın büyüsü de buradadır: anlam, yalnızca kâğıda dökülmez; kalplerde yankılanır, zihinde derinleşir. Bu bağlamda, “Hz. Muhammed haram kılabilir mi?” sorusu, sadece bir dini hüküm tartışması değil, aynı zamanda anlamın otoritesi üzerine bir edebî sorgulamadır. Çünkü söz, peygamberin dudaklarında bir yasadan öte, bir hikmet, bir anlatı, bir dönüşümdür. Peygamber ve Kelimenin Kudreti Hz. Muhammed’in hayatı, vahyin kelimeleriyle şekillenen bir edebî destandır. Kur’an’da, onun konumu açıkça çizilmiştir: O, “ancak kendisine vahyedileni tebliğ eden” bir elçidir. Bu ifade, kelimenin kaynağını ilahî…
Yorum BırakHidrosferde Neler Bulunur? Edebiyatın Suyun Derinliklerine Yolculuğu Kelimenin gücü, derinlikleri olan bir okyanus gibidir. Bir cümle, bir parantez içinde gizlenmiş anlamlar, okurun ruhuna dokunur, onu başka bir dünyaya taşır. Edebiyat, tıpkı bir okyanus gibi, çok katmanlı ve keşfedilmesi gereken derinliklerle doludur. Bu bakış açısıyla, hidrosferi yalnızca bir doğal sistem olarak değil, insan zihninin sonsuz hayal gücünün şekillendirdiği bir metafor olarak da değerlendirebiliriz. Peki, edebiyatın gözünden bakıldığında, hidrosferde neler bulunur? Belki de en derin okyanuslarda kaybolan kelimelerdir; belki de her bir su damlası, bir karakterin içsel yolculuğunu simgeler. Edebiyat, suyu ve onun sonsuzluğunu hep bir arayış, bir dönüşüm ve bir keşif…
Yorum BırakBir Sosyoloğun Gözünden: Helvahane Ne Demek? Toplumsal Yapının Tatlı Merkezine Bir Yolculuk Toplum, bazen büyük ideallerin değil; küçük geleneklerin içinden okunur. Bir araştırmacı olarak her zaman şunu fark etmişimdir: bir toplumun mutfağı, onun kimliğini anlatan en doğru aynalardan biridir. Helvahane kavramı da bu aynalardan biridir — yüzeyde bir üretim mekânı gibi görünür ama derininde, toplumsal ilişkilerin, cinsiyet rollerinin ve kültürel hafızanın merkezinde durur. Peki gerçekten helvahane ne demek? Sadece bir tatlı yapılan yer mi, yoksa toplumun değerlerinin ve rollerinin yoğrulduğu bir simge mi? — Helvahane: Sadece Bir Mekân Değil, Bir Toplumsal Alan Köken olarak Osmanlı saray kültürüne dayanan helvahane, mutfak…
Yorum BırakHedonizm Nedir Psikoloji? Tarihten Günümüze Haz Arayışının İnsan Hikâyesi Bir tarihçi olarak geçmişi incelerken hep aynı soruyla karşılaşırım: İnsan neden mutlu olmak ister? Bu soru, yalnızca felsefenin değil, aynı zamanda psikolojinin de kalbinde yer alır. Hedonizm — yani hazcılık — ilk bakışta bencil bir zevk peşinde koşma öğretisi gibi görünse de, aslında insanın tarih boyunca değişmeyen varoluşsal bir çabasını yansıtır: acıdan kaçmak, mutluluğa yönelmek. Antik Yunan’dan günümüz psikolojisine uzanan bu yolculuk, bize yalnızca bir düşünce akımını değil, aynı zamanda insan ruhunun dönüşümünü anlatır. Antik Çağ’da Hedonizmin Doğuşu: Epiküros’un Sessiz Devrimi Hedonizmin tarihsel kökleri, Antik Yunan’a dayanır. Epiküros ve takipçileri, hazza…
Yorum BırakRamiz Dayı Nasıl Yazılır? (Kökenler, Bugün ve Yarın Üzerine Derin Bir Yolculuk) Arkadaşlar, şu “Ramiz Dayı nasıl yazılır?” sorusu var ya… Sadece bir imlâ meselesi değil; hafızamız, kültürümüz ve güncel dil alışkanlıklarımızın kesiştiği kocaman bir kavşak. Bu yazıyı, hem dil tutkunlarının hem de popüler kültürün kıyısından köşesinden geçen herkesin keyifle okuyacağı samimi bir sohbet niyetiyle kaleme alıyorum. Hızlı cevap: Doğru yazım “Ramiz Dayı”. Ayrı yazılır ve her iki kelimenin ilk harfi büyük olmalıdır. Doğru Yazım: “Ramiz Dayı” Neden Ayrı ve Büyük Harfle? Türkçe yazımda özel adlarla kullanılan unvanlar ve saygı sözleri, adla birlikte bir bütün oluşturduğunda büyük harfle başlar ve…
Yorum BırakGüz mü İlk Dönem, Bahar mı? Antropolojik Bir Zaman Okuması Bir antropolog olarak dünyaya baktığınızda, takvim yalnızca günleri değil, toplulukların ruhlarını, döngülerini ve kimliklerini de anlatır. Kültürlerin çeşitliliği içinde zamanın algısı her yerde farklıdır: kimine göre başlangıç, kimine göre yeniden doğuştur. “Güz mü ilk dönem, bahar mı?” sorusu da bu bağlamda sadece bir akademik zamanlama tartışması değildir; insanın evrenle kurduğu ilişkinin kültürel bir yansımasıdır. Zamanın Kültürel Ritüeli: Başlangıcın Nerede Olduğu Bazı toplumlarda güz, başlangıç dönemi olarak kabul edilir. Bu anlayış, tarım toplumlarının ritüellerinde kök salmıştır. Hasat mevsimi bitmiş, toprak dinlenmeye çekilmiş, insan yeniden planlamaya başlamıştır. Antik Mezopotamya’da yıl, güz hasadının…
Yorum BırakHiç düşündünüz mü, bir isim sadece bugünün siyaset sahnesini değil, yarının toplumunu da şekillendirebilir mi? İşte tam da bu sorunun peşinden giderek bugün sizlerle birlikte, geleceğin Türkiye’sinde önemli izler bırakması beklenen bir ismin, Milletvekili Hasan Yılmaz’ın hikâyesine ve potansiyeline dair vizyoner bir beyin fırtınası yapmak istiyorum… Milletvekili Hasan Yılmaz Kimdir? Bir İsimden Daha Fazlası Hasan Yılmaz, Türkiye’nin yeni nesil siyasetçileri arasında adını hızla duyuran bir isim. Siyasi kariyerine genç yaşta başlayan Yılmaz, hukuk eğitiminin ardından uzun yıllar kamu yönetiminde görev alarak devlet kurumlarında önemli sorumluluklar üstlendi. Sahadaki tecrübesi, halkla kurduğu güçlü bağlar ve vizyoner yaklaşımıyla kısa sürede siyasetin merkezinde yer…
Yorum BırakKaynakların Sınırlılığı ve Gürültünün Ekonomik Boyutu Ekonomi bilimi, kıt kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları karşılamaya çalışırken yapılan tercihleri inceler. Ancak bu tercihler sadece üretim, tüketim ya da gelir dağılımı ile sınırlı değildir; çevresel etkiler de ekonomik kararların ayrılmaz bir parçasıdır. Gürültü kirliliği, genellikle görünmez bir maliyet olarak göz ardı edilse de, aslında ciddi bir “dışsallık” (externality) problemidir. Bir ekonomist için gürültü, piyasada fiyatlanmayan fakat toplum refahını azaltan bir unsurdur. Bu nedenle gürültü kirliliğinin nerelerde yoğunlaştığını anlamak, ekonomik sistemin kaynak kullanımını ve refah dengesini analiz etmek açısından kritik öneme sahiptir. Gürültü Kirliliğinin Ekonomik Coğrafyası 1. Sanayi Bölgeleri ve Üretim Merkezleri Sanayi bölgeleri, ekonomik…
Yorum BırakKapatmak Türkçe mi? | Bir Kelimenin Peşinde Felsefi Bir Macera Dil dediğimiz şey, aslında hayatın aynasıdır. Biz değiştikçe, dilimiz de değişir; yeni kavramlar, yeni kelimeler doğar, eskiler bazen tarih olur. İşte bugün, kulağa sıradan gelen ama içine daldıkça derinleşen bir kelimenin peşine düşüyoruz: “Kapatmak.” Türkçe mi? Türkçe de olsa ne kadar “bizden”? Belki de mesele sadece kelimenin kökeni değil, onu nasıl algıladığımızdır. Hadi gelin, bu kelimeyi farklı bakış açılarıyla masaya yatıralım. ☕️ — “Kapatmak” Kelimesinin Köklerine Yolculuk İlk adımı meraklı bir dil dedektifi gibi atalım. “Kapatmak” kelimesi Türkçe’nin öz malı gibi dursa da, aslında kökenine baktığımızda “kapamak” fiilinden türediğini görürüz.…
Yorum Bırak